Ardından1000 defa Fatiha Suresi okunur. 1000 defa Salavat getirilir ve hastanın şifaya kavuşması için dua edilir. Ayet sayısı 7 dir. Fatiha 25 kelimedir
Hadid Suresinin Latin Harflerle Okunuşu: Bismillâhirrahmânirrahîm. 57/HADÎD-1: Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard (ardı), ve huvel azîzul hakîm (hakîmu). 57/HADÎD-2: Lehu mulkus semâvâti vel ard (ardı), yuhyî ve yumît (yumîtu), ve huve alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun). 57/HADÎD-3: Huvel evvelu vel âhiru vez
Hadid(29 ayet) 58. Mucadele (22 ayet) 59. Haşr (24 ayet) 60. Mümtehine (13 ayet) 61. Kevser (3 ayet) 109. Kafirun (6 ayet) 110. Nasr (3 ayet) 111. Tebbet (5
ÖmerNasuhi Bilmen: (2-3) Göklerin ve yerin mülkü O´nun içindir. Diriltir ve öldürür ve O, her şey üzerine tamamen kâdirdir. O, evveldir ve ahirdir ve zahirdir ve batındır ve O, her şeye alîmdir. Tefhim-ul Kuran: O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Bâtındır. O, her şeyi bilendir. Kuran Meali. Hatim Duası.
Hadid suresi incelendiğinde Fe (فا) harfleri ile başlayan tek bir ayet olduğu ve bu ayetin besmele dâhil olarak 16. ayet olduğu görülür. 57.sure olan Hadid (Demir) suresi 58. sure ile birlikte 114 sure içeren Kuran’ı 2 eşit parçaya böler. Yani Kuran’ın en ortasındaki 2 sureden birisidir. Nasıl ki 57. sure olan Hadid suresi
cash. Teğabün Süresi 3. Ayet Tefsiri يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۚ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُۘ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿١﴾ هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ فَمِنْكُمْ كَافِرٌ وَمِنْكُمْ مُؤْمِنٌۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ ﴿٢﴾ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ وَصَوَّرَكُمْ فَاَحْسَنَ صُوَرَكُمْۚ وَاِلَيْهِ الْمَص۪يرُ ﴿٣﴾ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعْلِنُونَۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ ﴿٤﴾ 1 Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih etmektedir. Tüm varlığın mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti O’nundur. Bütün övgüler de O’na aittir. O’nun her şeye gücü yeter. 2 Sizi yoktan yaratan O’dur. Böyle iken kiminiz kâfir oluyor, kiminiz mü’min. Allah, yaptığınız her şeyi hakkiyle görmektedir. 3 O, gökleri ve yeri gerçek bir gâye, hikmet ve şaşmaz bir kanuna göre yarattı. Size belli bir şekil verdi ve şeklinizi de güzel yaptı. Sonunda dönüş yalnız O’nadır. 4 O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir. Sizin gizlediklerinizi de, açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, göğüslerde saklı tutulan bütün gizlilikleri bilir. TEFSİR Allah Teâlâ sonsuz bir kuvvet ve kudret sahibidir. Kâinatın yegâne hâkimidir. Göklerde ve yerde olan her şey O’na boyun eğmiş, O’nun emrine teslim olmuş, O’nu tesbih etmektedir. Her bir varlık Cenâb-ı Hakk’ın her türlü zaaf, ayıp ve noksanlardan pak ve uzak olduğuna şâhitlik etmektedir. Eğer O’nun zât, sıfat ve fiillerinde en küçük bir noksanlık olsaydı, böylesine mükemmel bir nizama sahip olan kâinatın ayakta kalması mümkün olmazdı. İnsanı yoktan yaratan, ona en güzel şekli ve özellikleri veren de O’dur. O’nun ilmi gökleri, yeri ve her şeyi kuşatmıştır. İnsanın gönlünün derinliklerinde olan en ince düşünceler bile O’nun bilgisi dâhilindedir. Dolayısıyla hiç kimsenin yaptığı bir şeyi inkâr etmesi veya Allah’tan gizlemesi mümkün değildir. Şu misâl, Yüce Rabbimize haber verilen sıfatlarıyla birlikte kâmil mânada iman etmenin kulun kalbinde nasıl bir tesir icrâ ettiğinin açık göstergesidir Bir gece vaktiydi. Hz. Ömer, mûtâdı olduğu üzere Medine sokaklarını gezmekteydi ki, ansızın durakladı. Önünden geçmekte olduğu evden dışarıya kadar taşan bir tartışma sesi dikkatini çekmişti. Bir ana, kızına “–Kızım, yarın satacağımız süte biraz su karıştır!” demekteydi. Kız ise “–Anacığım, halîfe süte su karıştırılmasını yasak etmedi mi?” dedi. Ana, kızının sözlerine sert çıkarak “–Kızım, gecenin bu saatinde halîfe süte su kattığımızı nereden bilecek?!.” dedi. Ancak gönlü Allah sevgisi ve korkusu ile dipdiri olan kız, anasının süte su katma hîlesini yine kabullenmedi “–Anacığım! Diyelim ki halîfe görmüyor, peki Allah da mı görmüyor? Bu hîleyi insanlardan gizlemek kolay, ama her şeyi görüp bilen kâinatın yaratıcısı Allah’tan gizlemek mümkün mü?..” dedi. Rabbânî hakîkatlerle dolu temiz bir vicdan ve diri bir kalbe sahip olan bu kızın, derûnî bir Allah korkusu içinde annesine verdiği cevap, Ömer son derece duygulandırdı. Mü’minlerin Emîri, onu sıradan bir sütçü kadının kızı değil, gönlündeki takvâsı ile müstesnâ bir nasip bildi ve oğluna gelin olarak aldı. Beşinci halîfe olarak zikredilen meşhur Ömer b. Abdülazîz, işte bu temiz silsileden doğdu. bk. İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, II, 203-204 Hâsılı gerek göklerin ve yerin, gerek insanın böyle itina ile yaratılmasının hikmeti, fani dünya hayatı değil, şüphesiz ki âhiret hayatıdır. Sonunda herkes Allah’ın huzuruna varıp yaptıklarının hesabını verecektir. O hâlde, Allah’ın bu sınırsız kuvvet ve kudretini hesaba katmayıp inkâra devam eden ey zâlimlerKaynak Ömer Çelik Tefsiri
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an MealiO, ilktir, sondur, açık olandır, gizli olandır. O, her şeyi Okuyan Kur’an Meal-TefsirO ilktir, sondur; apaçıktır, içkindir. O her şeyi bilendir. Edip Yüksel Mesaj Kuran ÇevirisiO ilktir, sondur. O en dıştakidir, en içtekidir. O her şeyi Evvel'dir ve Âhir'dir; Zahir'dir, Batın'dır.* Ve O, Her Şeyi En İyi Bilen' Vakfı Süleymaniye Vakfı Mealiİlk O'dur, sonraki de O. Açıkta olan O'dur, duyulardan uzak olan da O'dur. O, her şeyi Rıza Safa Kur'an-ı Kerim GerçekO, Başlangıcı Olmayandır; Sonsuz Olandır. Her Şeyde Görünendir; Gözlerden Gizlenendir. Çünkü O, her şeyi İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anel-Evvel ve el-Ahir'dir; ez-Zahir ve el-Batın'dır; ve O her şeyi en iyi Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiEvvel'dir O, başlangıcı yoktur; Ahir'dir O, sonu yoktur; Zahir'dir O, her şeyde belirir; Batın'dır O, gözlerden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde bilendir Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe AnlamıO, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi sadeleştirilmiş O, ilk ve sondur; görünen ve görünmeyendir. Hem O her şeyi bilendir!Muhammed Esed Kur'an MesajıO, İlk ve Sondur; hem Dış Görüntüdür hem İç Gerçeklik ve O, her şeyin bilgisine İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe MealiO, ilk ve sondur. Zahir ve Batın'dır. O, her şeyi hakkıyla Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiOdur, evvel-ü ahir ve zahir-ü batın, hem o her şey'e alimdirSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiO, ilktir kendisinden önce hiçbir varlık yoktur, sondur kendisinden sonra hiçbir varlık yoktur. Her şey yok olurken O kalacaktır, zahirdir delilleriyle varlığı gün gibi açıktır, batındır zatının hakikati gizlidir, akıllar O'nun özünü idrak edemez, O, her şeyi Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i KerimO, hem evveldir, hem ahirdir, hem zaahirdir, hem baatındır. O, herşey'i kemaliyle hem Evvel'dir, hem Ahir'dir, hem Zahir'dir, hem Batın'dır. Ve O; her şeyi Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamıİlk ve son O'dur. Ortaya koyan ve gizleyen de O'dur. O, her şeyi Yıldırım Kuran-ı Kerim ve MealiEvvel O'dur, Ahir O. Zahir O'dur, Batın O! O her şeyi hakkıyla Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü"HU"dur, Evvel, Ahir, Zahir, Batın "HU"dan gayrı olarak hiçbir şey yoktur! O Bi-külli şey'in Esma'sıyla her şey'i yaratmış olan olarak Aliym'dir Bilen'dir şeylerin tamamını!Edip Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiO ilktir, sondur. O en dıştakidir, en içtekidir. O her şeyi Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anO, Evvel'dir ve Âhir'dir; Zahir'dir, Batın'dır.* Ve O, Her Şeyi En İyi Bilen' Khalifa The Final TestamentHe is the Alpha and the Omega. He is the Outermost and the Innermost. He is fully aware of all Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationHe is the First and the Last, the Evident and the Innermost. And He is fully aware of all Quran A Reformist TranslationHe is the First and the Last, the Evident and the Innermost. He is fully aware of all things.
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio هُوَ ٱلْأَوَّلُ وَٱلْءَاخِرُ وَٱلظَّٰهِرُ وَٱلْبَاطِنُ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtınbâtınu, ve huve bi kulli şey’in alîmalîmun. O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. Türkçesi Kökü Arapçası O هُوَ ilktir ا و ل الْأَوَّلُ ve sondur ا خ ر وَالْاخِرُ ve zahirdir ظ ه ر وَالظَّاهِرُ ve batındır ب ط ن وَالْبَاطِنُ ve O وَهُوَ her ك ل ل بِكُلِّ şeyi ش ي ا شَيْءٍ bilendir ع ل م عَلِيمٌ Diyanet İşleri Başkanlığı O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. Diyanet Vakfı O ilktir, sondur, zâhirdir, bâtındır. O, her şeyi bilendir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş O, ilk ve sondur; görünen ve görünmeyendir. Hem O her şeyi bilendir! Elmalılı Hamdi Yazır O ilktir, sondur, zahirdir, bâtındır. O herşeyi bilendir. Ali Fikri Yavuz O, her şeyden önce mevcud olan evveldir; ve her şey helâk olduktan sonra geriye kalacak âhirdir. Varlığı sayısız delillerle zâhirdir ve akılların idrak edemiyeceği zatı ise bâtındır. O, her şeyi bilendir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Odur, evvel-ü âhir ve zâhir-ü bâtın, hem o her şey´e alîmdir Fizilal-il Kuran O hem ilktir hem sondur; hem açıktır hem gizlidir. O herşeyi bilir. Hasan Basri Çantay O, hem evveldir, hem âhirdir, hem zaahirdir, hem baatındır. O, herşey´i kemâliyle bilendir. İbni Kesir O; hem Evvel´dir, hem Ahir´dir, hem Zahir´dir, hem Batın´dır. Ve O; her şeyi bilendir. Ömer Nasuhi Bilmen 2-3 Göklerin ve yerin mülkü O´nun içindir. Diriltir ve öldürür ve O, her şey üzerine tamamen kâdirdir. O, evveldir ve ahirdir ve zahirdir ve batındır ve O, her şeye alîmdir. Tefhim-ul Kuran O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Bâtındır. O, her şeyi bilendir.
57 – HADİDBismillahirrahmanirrahim1. Sebbeha lillahi ma fiyssemavati velardı ve huvel’aziyzulhakiymu. 2. Lehu mulkussemavati vel’ardı yuhyiy ve yumiytu ve huve ala kulli şey’in kadiyrun. 3. Huvel’evvelu vel’ahıru vezzahiru velbatınu ve huve bikulli şey’in aliymun. 4. Huvelleziy halekassemavati vel’arda fiy sitteti eyyamin summesteva alel’arşi ya’lemu ma yelicu fiylardı ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu minessemai ve ma ya’rucu fiyha ve huve me’akum eyne ma kuntum vallahu bima ta’melune besıyrun. 5. Lehu mulkussemavati vel’ardı ve ilellahi turce’ul’umuru. 6. Yuliculleyle fiynnehari ve yulicunnehare fiylleyli ve huve aleymun bizatissuduri. 7. Aminu billahi ve resulihi ve enfiku mimma ce’alekum mustahlefiyne fiyhi felleziyne amenu minkum ve enfeku lehum ecrun kebiyrun. 8. Ve ma lekum la tu’minune billahi verresulu yed’ukum litu’minu birabbikum ve kad ehaze miysakakum in kuntum mu’miniyne. 9. Huvelleziy yunezzilu ala abdihi ayiten beyyinatin liyuhricekum minezzilimati ilennuri ve innallahe bikum lereufun rahıymun. 10. Ve malekum ella tunfiku fiy sebiylellahi ve lillahi miyrasussemavati vel’ardı la yesteviy minkum men enfeka min kablilfethı ve katele ulaike a’zamu dereceten minelleziyne enfeku min ba’du ve katelu ve kullen ve’adallahulhusna vallahu bima ta’melune habiyrun. 11. Men zelleziy yukridullahe kardan hasenen feyuda’ıfehu lehu ve lehu ecrun keriymun. 12. Yevme terelmu’miniyne velmu’minati yes’a nuruhum beyne eydiyhim ve bieymanihim buşrakumulyevme cennatun tecriy min tahtihel’enharu haliduyne fiyha zalike huvelfevzul’azıymu. 13. Yevme yekululmunafikune velmunafikatu lilleziyne amenunzurna naktebis min nurikum kıylerci’u veraekum feltemisu nuren feduribe beynehum bisurin lehu babun batınuhu fiyhirrahmetu ve zahiruhu min kıbelihul’azabu. 14. Yunadunehum elem nekun me’akum kalu bela ve lakinnekum fetentum enfusekum ve terabbastum vertebtum ve ğarretkumul’emaniyyu hatta cae emrullahi ve ğarrekum billahilğaruru. 15. Felyevme la yu’hazu minkum fidyetun ve la minelleziyne keferu me’vakumunnaru hiye mevlakum ve bi’selmesıyru. 16. Elem ye’ni lilleziyne amenu en tahşe’a kulubuhum lizikrillahi ve ma nezele minelhakkı vela yekunu kelleziyne utulkitabe min kablu fetale aleyhimul’emedu fekaset kulubuhum ve kesiyrun minhum fasikune. 17. İ’lemu ennallahe yuhyiyl’arda ba’de mevtiha kado beyyenna lekumul’ayati le’allekum ta’kılune. 18. İnnelmusaddikıyne velmusaddikati ve akredullahe kardan hasenen yuda’afu lehum ve lehum ecrun keruymun. 19. Velleziyne amenu billahi ve rusulihi ulaik humussıddiykune veşşuhedau’ınde rabbihim lehum ecruhum ve nuruhum velleziyne keferu ve kezzebu biayatina ulaik ashabulcahıymi. 20. I’lemu ennemelhayatuddnuya le’ıbun ve lehvun ve ziynetun ve tefahurun beynekum ve ziynetun ve tefahurun biynekum ve tekasurun fiyl’emvali vel’evladi kemeseli ğaysin a’cebelkuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fiyl’ahıreti azabun şeduydun ve mağfiretun minallahi ve rıdvanun ve melhayatuddunya illa meta’ulğururi. 21. Sabiku ila mağfiretin min rabbikum ve cennetin arduha ke’ardissemai vel’ardı u’ıddet lilleziyne amenu billahi ve rusulihi zalike fadlullahi yu’tiyhi men yeşa’u vallahu zulfadlil’azıymi. 22. Ma esabe min musıybetin fiyl’ardı ve la fiy enfusikum illa fiy kitabin min kabli en nebreeha inne zalike alellahi yesiyrun. 23. Likeyla te’sev ala ma fatekum ve la tefrahu bima atakum vallahu la yuhıbbu kulle muhtalin fehurin. 24. Elleziyne yebhalune ve ye’murunennase bilbuhli ve men yetevelle feinnallahe huvelğaniyyulhamiydu. 25. Lekad erselna rusulena bilbeyyinati ve enzelna me’ahumulkitabe velmiyzane liyekumennasu bilkıstı ve enzelnelhadiyde fiyhi be’sun şediydun ve menafi’u linnasi ve liya’lemallahu men yensuruhu ve rusulehu bilğaybi innallahe kaviyyun aziyzun. 26. Ve lekad erselna nuhan ve ibrahiyme ve ce’alna fiy zurriyyetihimennubuvvete velkitabe feminhum muhtedin ve kesiyrun minhum fasikune. 27. Summe kaffeyna ala asarihim birusulina ve kaffeyna bi’ıysebni meryeme ve ateynahul’inciyle ve ce’alna fiy kulubilleziynettebe’uhu re’feten ve ramheten ve rehbaniyyetenibtede’uha ma ketebnaha aleyhim illebtiğae rıdvanillahi fema re’avha hakka ri’ayetiha feateynelleziyne amenu minhum ecrehum ve kesiyrun minhum fasikune. 28. Ya eyyuhelleziyne amenuttekullahe ve aminu biresulihi yu’tikum kifleyni min rahmetihi ve yec’al lekum nuren temşune bihi ve yağfir lekum vallahu ğafurun rahıymun. 29. Liella ya’leme ehlulkitabi ella yakdirune ala şey’in min fadlillahi ve ennelfadle biyedillahi yu’t’yhi men yeşa’u’vallahu zulfadlil’ MealiMedine döneminde inmiştir. 29 âyettir. Sûre, adını 25. âyette geçen1. Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. 2. Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O’nundur. Diriltir, öldürür. O her şeye hakkıyla gücü yetendir. 3. O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. 4. O, gökleri ve yeri altı günde altı evrede yaratan, sonra Arş’a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir. 5. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Bütün işler ancak ona döndürülür. 6. Geceyi gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. O, göğüslerin özünü kalplerde olanı hakkıyla bilendir. 7. Allah’a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, Allah yolunda harcayın. İçinizden iman edip de Allah yolunda harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır. 8. Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz? Halbuki Allah ezelde sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz bu çağrıya uyun. 9. O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed’e apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir. 10. Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten Mekke fethinden önce harcayanlar ve savaşanlar, diğerleri ile bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı cenneti vadetmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. 11. Kim Allah’a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır. 12. Mü’min erkeklerle mü’min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir “Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedi olarak kalacağınız cennetlerdir.” İşte bu büyük başarıdır. 13. Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, “Bize bakın ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım” diyecekleri gün kendilerine, “Arkanıza dünyaya dönün de bir ışık arayın” denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun iç tarafında rahmet, onlar münafıklar tarafındaki dış cihetinde ise azap vardır. 14. Münafıklar mü’minlere şöyle seslenirler “Biz de dünyada sizinle beraber değil miydik?” Mü’minler de derler ki “Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. Allah’ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı şeytan Allah hakkında da sizi aldattı.” 15. Bugün artık ne sizden, ne de inkar edenlerden bir fidye alınır. Barınağınız ateştir. Size yaraşan odur. Orası gidilecek ne kötü yerdir! 16. İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Onlardan bir çoğu fasık kimselerdir. 17. Bilin ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmektedir. Düşünesiniz diye gerçekten, size âyetleri açıkladık. 18. Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya, verdikleri onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır. 19. Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar sözü özü doğru kimseler ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir. 20. Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. Nihayet hepsi yok olur gider. Tıpkı şöyle Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise dünyadaki amele göre ya çetin bir azap veya Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir. 21. Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah’a ve Resûlüne inananlar için hazırlanan cennete yarışırcasına koşun. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. 22. Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta Levh-i Mahfuz’da yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır. 23. Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye böyle yaptık. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez. 24. Onlar cimrilik edip insanlara da cimriliği emreden kimselerdir. Kim yüz çevirirse bilsin ki şüphesiz Allah ganîdir, zengindir, övülmeye lâyıktır. 25. Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı ölçüyü indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri yarattık ki insanlar ondan yararlansınlar. Allah da kendisine ve Resüllerine gayba inanarak yardım edecekleri bilsin. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. 26. Andolsun, biz Nûh’u ve İbrahim’i peygamber olarak gönderdik. Peygamberliği ve kitabı onların soylarına da verdik. Onlardan kimi doğru yola ermiştir, ama içlerinden birçoğu da fasık kimselerdir. 27. Sonra bunların peşinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa’yı gönderdik, ona İncil’i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. Kendiliklerinden icat ettikleri ruhbanlığa gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükafatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir. 28. Ey iman edenler; Allah’a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 29. Bunları açıkladık ki, kitap ehli, Allah’ın lütfundan hiçbir şeyi kendilerine has kılmaya güçlerinin yetmeyeceğini ve lütfun, Allah’ın elinde olduğunu, onu dilediği kimseye vereceğini bilsinler. Allah büyük lütuf sahibidir. [*]Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki “ Vakıa ve Rahman surelerini okumaya devam eden kişi, göklerin ve yerin melekütunda, Cennetinin sakini’ diye isimlendirilir.”1[*]Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Hadid Suresini okuyan kişi, Allah’a ve peygamberlere iman etmiş olanlardan yazılır.”2[*]Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem uyumadan önce Müsebbihât Kuran-ı Kerimde “Sübhane”, “Sebbeha”, ve “Yüsebbihu” kelimeleriyle başlayan İsra, Hadid, Haşr, Saff, Cuma, Teğabün ve A’la surelerini okurdu.3[*]İrbad bin Sariye Radıyallahü Anh şöyle demiştir Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem uyumadan önce el-Musebbihat 8denilen sureleri okur ve “Bu surelerin içerisinde bir ayet vardır ki bin ayetten daha faziletlidir.” buyururdu.4 Hafız İbni Kesir’e göre hadisi şerifte faziletinden bahsedilen ayeti kerimeden maksat Hadis Suresinin 3. ayeti kerimesidir.5[*]Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Kendinde şüphe ve vesveseden bir şey hissedersen, besmele ile beraber Hadid suresinin 3. ayeti olan ayetini oku.” Rivayet Edildi ki [*]Hadid Suresinin 3. ayetini okumak 1000 ayete denktir.[*]Hadid suresinin 1-6. ayetini yazıp üzerinde taşıyan kişi, meydanında silahlara karşı Allah tarafından korunur.[*]Ruhi bunalımdan kurtulmak için 75 defa okunur. Kaynaklar [LIST=1][*]Suyuti, Câmi’ussağir, 4/467, Şü’abül-İman[*]Kadı Beyzâvî, Beyzâvî Tefsir Envârut-Tenzîl ve Esrârut-Te’vîl, 2/472[*]Ebu Davud, Edeb, 17; Tirmizi, Fedailül-Kur’an, 21[*]Ebu Davud, Edeb, 98; Tirmizi, Dua, 22[*]Suyuti, El-İtkan, 2/399[/LIST]
Hadid Sûresi57 3. Ayet Meal Ayet Arapça هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ Türkçe Okunuşu * Huve-l-evvelu vel-âḣiru ve-zzâhiru velbâtinus ve huve bikulli şey-in alîmun 1. Ömer Çelik Meali O Evvel’dir, Âhir’dir, Zâhir’dir, Bâtın’dır. O her şeyi hakkiyle bilir. 2. Diyanet Vakfı Meali O ilktir, sondur, zâhirdir, bâtındır. O, her şeyi bilendir. 3. Diyanet İşleri Eski Meali O her şeyden öncedir; kendisinden sonraya hiçbir şeyin kalmayacağı son'dur; varlığı aşikardır; gerçek mahiyeti insan için gizlidir. O her şeyi bilir. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali O ilktir, sondur, zahirdir, bâtındır. O herşeyi bilendir. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Odur, evvel-ü âhir ve zâhir-ü bâtın, hem o her şey'e alîmdir 7. Hasan Basri Çantay Meali O, hem evveldir, hem âhirdir, hem zaahirdir, hem baatındır. O, herşey'i kemâliyle bilendir. 8. Hayrat Neşriyat Meali O, Evvel herşeyden önce var olandır, Âhir herşeyin helâkinden sonra bâki kalandır, Zâhir delilleriyle varlığı apaçık olandır ve Bâtın akılların O'nu idrâk edemediği, Zât'ının hakikati bilinmeyendir. Ve O, herşeyi hakkıyla bilendir. 9. Ali Fikri Yavuz Meali O, her şeyden önce mevcud olan evveldir; ve her şey helâk olduktan sonra geriye kalacak âhirdir. Varlığı sayısız delillerle zâhirdir ve akılların idrak edemiyeceği zatı ise bâtındır. O, her şeyi bilendir. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali O, evveldir ve ahirdir ve zahirdir ve batındır ve O, her şeye alîmdir. 11. Ümit Şimşek Meali Evvel de Odur, Âhir de. Zâhir de Odur, Bâtın da. O herşeyi hakkıyla bilendir. 12. Yusuf Ali English Meali He is the First and the Last, the Evident and the Hidden and He has full knowledge of all things. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hadid Sûresi 3. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.
hadid suresi 3 ayet 1000 defa