Tapuİptal Davası Nerede Görülmektedir? Tapu iptal davalarında görevli ve yetkili olan mahkeme 6100 sayılı Muhakemeleri Kanunun 12’nci maddesinde belirtildiği üzere taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi olmaktadır. Açılacak olan bu dava haksız bir tescil, terkin veya tadil yapılan kişiye yöneltilerek
Bu nedenle kıyıda kalan taşınmazlar için mahalli maliye kuruluşları (defterdarlıklar ve malmüdürlükleri) tarafından tapu iptali davası açılmaktadır. Açılan davalar neticesinde tapular iptal edilmekte ve bunun karşılığı olarak taşınmaz malikine herhangi bir tazminat ödenmemekte idi.
Taşınmazmülkiyeti kural olarak, tescille kazanılır. Bu tescilin, geçerli olmayan bir sebebe dayanması veya gerçek dışı bir sebebe dayanması halinde tescil yolsuzdur. Türk Medeni Kanunu m. 1024/2’ye göre; Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Tapu İptal Davası Hangi Durumlarda Açılır ? Tapu iptali ve tescili
Türk Medeni Kanunun 1024. maddesi uyarınca yolsuz tescilin tanımı şu şekildedir: “Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil, yolsuzdur.”. Yargıtay içtihatlarına göre ise, “Tescil işlemi, gerçek malik ve gerçek hakkın kapsamını göstermiyorsa; başka bir deyişle, gerçeğe
Hukuk Dairesi’ nin 2014/5067 E., 2014/9904 K., 20.05.2014 T. Sayılı kararında; Temyize konu dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19.maddesi uyarınca açılmış şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak
cash. Tapu iptal davası hakkında merak edilenleri bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda randevu almak için bizlere ulaşabilirsiniz. Tapu İptali Davası Nedir? Mülkiyet hakkı kapsamında; bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Taşınmaz mallara ilişkin mülkiyet hakkının kazanımı ise kural olarak, “tescil yolu” ile gerçekleşmektedir. Mülkiyet hakkı kazanımı, tescil ile mümkün olmakla beraber; bazı durumlarda tescil, gerçeği yansıtmıyor olabilir. Tescil, bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanıyor veya hukuki sebepten yoksun bulunuyor ise “yolsuz tescil” olarak adlandırılır. Yolsuz tescil, diğer bir anlatımla tapuda şeklen hak sahibi olarak görünen kimsenin gerçekte hak sahibi olmaması halidir. Yolsuz tescilin düzeltilmesi için açılacak davalara tapu iptali ve tescil davaları denilmektedir. Tapu iptali ve tescil davaları, tapu kayıtlarına kanuna aykırı gerçekleştirilen tescilin hukuka uygun hale getirmesi amacıyla açılır. Hangi Durumlarda Tapu İptal Davası Açılabilir? Kanuna ve gerçeğe aykırı şekilde yapılan tescile yolsuz tescil denilmektedir. Medeni Kanun 1024. Maddesinde “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir” denilmektedir. Söz konusu madde, yolsuz tescilin düzeltilmesi isteminin dava konusu yapılabileceğini düzenlemektedir. Bununla beraber kanun, yolsuz tescil halleri için sınırlı sayıda örnek göstermemiş; yolsuz tescil halleri, çerçeve olarak Yargıtay kararlarında çizilmiştir. Bu sebeple tapuda yapılan tescil işleminin gerçeği yansıtmadığı veya kanuna aykırı bulunduğunu iddia eden bir kimsenin, tapu iptali ve tescili davası açmasında hukuki menfaat bulunmaktadır. Yargıtay kararları çerçevesinde tapu iptal davasına sebep olabilecek başlıca haller şunlardır Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal davası, Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal davası, Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal davası, İmar uygulaması nedeniyle tapu iptali ve tescil, Ölünceye kadar bakma sözleşmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil, Aile konutu nedeniyle tapu iptali ve tescil, Kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle tapu iptali ve tescil. Tapu İptal Davası Kime Karşı Açılır? Tapu iptal davası; tapuda şeklen görünen kayıtların, gerçeği yansıtmaması durumunda açılmaktadır. Bu sebeple dava, tapuda malik olarak görünen kişiye yani tapuda mülkiyet hakkı sahibi olarak görünen kişiye karşı açılmak zorundadır. Tapuda üçüncü kişiler lehine ipotek, önalım hakkı gibi haklar tesis edilmiş ve bu hakların kaldırılması da dava konusu yapılmak isteniyor olabilir. Bu takdirde lehine hak tesis olunan üçüncü kişiler de davalı olarak davaya dahil edilmelidir. Nitekim davanın doğru taraflara yöneltilmesi zaman ve hak kayıplarının önüne geçmek açısından önem arz etmektedir. Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal Davasının Şartları Nelerdir? Muvazaa, kelime anlamı olarak “danışıklı” ifadesine karşılık gelmektedir. Bu ifadenin hukuken karşılığı ise gizli bir anlaşmayı ifade eder. Murisin yani miras bırakanın yapmış olduğu muvazaa ise mirasçılarından “mal kaçırma kastını” taşır. Miras bırakan, gerçekte yapmak istediği işlemi gizleyerek görünüşte bir başka işlem yapmaktadır. Örneğin; miras bırakanın asıl amacı malını bağışlamak olabilir ve bu sözleşmeyi gizlemek için tapuda satış sözleşmesi veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmış olabilir. Bu takdirde murisin muvazaasından gizli anlaşmasından bahsedilir. Muvazaalı olarak yapılan sözleşme, geçersizdir ve kesin hükümsüz niteliğindedir. Bu şekilde yapılan muvazaalı işlem, tapu iptal davasının konusunu oluşturur. Muris muvazaasından bahsedebilmek için şu şartların varlığı gerekir Görünüşteki işlem, miras bırakanın asıl iradesini saklamak amacıyla yaptığı işlemdir. Bu işlem aslında bağışlamak istediği taşınmazı, tapuda satış işlemine konu olarak göstermek veya ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu olarak göstermek olabilir. Görünüşteki işlem, muvazaalı olması bu suretle de tarafların gerçek iradelerini yansıtmaması sebebiyle kesin hükümsüzdür. Gizli İşlem, miras bırakanın saklamak istediği asıl iradesini ortaya koyan işlemdir. Miras bırakan aslında taşınmazı karşılıksız olarak devretmek ister, ancak ileride mirasçılar tarafından dava konusu yapılmasını engellemek amacıyla satış ile devretmiş gibi gösterir. Bu takdirde gizli işlem niteliğinde olan bağışlama sözleşmesi de şekil eksikliği sebebiyle geçersiz olacaktır. Nitekim taşınmaz bağışlama sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noterde yapılmış olması şartı aranır. Muvazaa Anlaşması, miras bırakan ile lehine hak tesis edilen kişi arasında yapılmış olan anlaşmadır. Bu anlaşmanın yazılı olması şart değildir. Miras bırakan ile lehine hak tesis olunan kişi muvazaalı işlem yaptıklarının bilincinde olmalı yani aralarında yaptıkları sözleşmenin gerçekte hüküm ve sonuç doğurmayacağını bilerek hareket etmiş olmalıdır. Mirasçılardan Mal Kaçırma Kastı, miras bırakanın muvazaalı işlem yapmaktaki amacını ortaya koyar. Yargıtay kararlarında, özellikle miras bırakanın yapmış olduğu muvazaa değerlendirilirken aranan koşul, miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırmayı amaçlamış olmasıdır. Yukarıda belirttiğimiz şartların varlığı durumunda muris muvazaası nedeniyle tapu iptal davasının açılması mümkündür. Tapu İptal Davası Nasıl Açılır? Tapu iptal davası bakımından mahkemeye sunulacak dava dilekçesi, diğer dava dilekçelerinden farklı olarak; özellikle taşınmazın kayıt bilgileri, tescilin yolsuz olduğuna dair detaylı anlatım ve delilleri içermelidir. Davanın esası noktasında fark yaratacak unsur, ispat vasıtalarıdır. Bu sebeple tapu iptal ve tescili dava dilekçesinde mutlaka keşif ve bilirkişi delillerinden yararlanılacağı belirtilmelidir. Bu hususlar dışında her dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurların olması gerekir. Bu sebeple dilekçeye hitap olunacak mahkeme, davalı-davacı tarafların kimlik bilgileri ve adresi, taraflar kendilerini vekil ile temsil ettiriyor ise vekillerinin isim-soy isim ve adresleri, dava konusu, dava değeri, esasa ilişkin açıklamalar, hukuki deliller, hukuki sebepler, özet ve maddeler halinde talep sonucu, tarih ve dilekçeyi düzenleyen kimsenin isim-soy isim ve imzası eklenmelidir. Tapu İptal Davasında Yetkili Mahkeme Neresidir? Tapu tescil iptal davası, taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkına ilişkin bir davadır. Taşınmazın aynından doğan bu gibi davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili mahkemedir. Kesin yetki kuralları kamu düzeninden olup; taraflarca aksi kararlaştırılması mümkün değildir. Tapu İptal Davasında Görevli Mahkeme Hangisidir? Tapu tescil iptal davası bakımından konu ve miktar önemli olmaksızın görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Bu sebeple tapu iptal tescil davasının, taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerekir. Ancak aile konutu nedeniyle tapu iptali ve tescil davaları gibi davalarda görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu istisnai durumlar da bulunmaktadır. Bu kapsamda görevli mahkemenin belirlenmesinde açılacak davanın konusunu göz önüne almak gerekir. Tapu İptali Ve Tescil Davalarında Zamanaşımı Var Mıdır? Tapu iptali ve tescil davaları, birçok farklı sebepten kaynaklanabilmektedir. Bu sebeple tapu iptal davası için ortak bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Söz konusu dava bakımından zamanaşımını, farklı türler için ayrı ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır. Yolsuz tescil ve muris muvazaası sebebiyle açılan tapu iptal davası, taşınmazın aynından doğan, diğer bir anlatımla mülkiyet hakkından kaynaklanan dava türlerindendir. Bu sebeple genel bir zamanaşımı süresine tabi olmayıp; aradan çok uzun yıllar geçse dahi dava konusu edilebilecektir. Kadastrodan kaynaklanan tapu iptali ve tescil davaları bakımından ise 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Nitekim Kadastro Kanun’un kadastro kayıtlarını kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre geçtikten sonra, kadastrodan önceki sebeplere dayanarak tapu kaydının düzeltilmesi davasının dinlemeyeceğini hükme bağlamıştır. Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan kimseler için ise Borçlar Kanunu 1 yıllık zamanaşımı süresi öngörmüştür. Kanundaki düzenlemeye göre yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Tapu İptali ve Tescil Davalarında İspat Nasıl Yapılır? Tapu iptali ve tescil davalarında, davanın kabul edilmesi için iddia edilen hususların ispatlanması önem arz eder. Hukukta başlıca ispat vasıtaları; senet, kesin hüküm, yemin, tanık, keşif, bilirkişi olarak sıralanabilir. Tarafların iddia ettiği vakıaları birden çok delille ispat etmesi mümkündür. Tapu iptal davasında ise özellikle tapudaki kayıtları, kayıt yapılmasına neden olan hususları mahkemeye öncelikli olarak mahkemeye bildirmelidirler. Ardından tapuda görünen kayıtların gerçeği yansıtmadığına ilişkin hakimde kanaat uyandıracak deliller sunulmalıdır. Tapu kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını ispat aşamasında tanık deliline başvurulabilir. Diğer yandan tapu iptal davasında keşif ve bilirkişi raporu bağlayıcı olmamakla beraber; belirleyici rol oynar. Örneğin taraflar, dava hakkında bilirkişiye başvurulması ve taşınmaz üzerine keşif yapılıp, rayiç bedelinin belirlenmesi ve bu suretle tescile neden olan işlemin taraflarının arasında belirlenen bedel ile taşınmazın rayiç bedelinin örtüşüp örtüşmediğini açıklığa kavuşturabilirler. Muris Muvazaasından Kaynaklanan Tapu İptal Davası Nasıl İspat Edilir? Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında mirasçılar, miras bırakanın mal kaçırma kastı doğrultusunda hareket ettiğini ve aradaki işlemin muvazaalı olduğunu ispat etmekle mükelleftir. Mal kaçırma kastının var olup olmadığını, her bir davada ayrı olarak hakim tayin edecektir. Bununla beraber Yargıtay kararlarında, mal kaçırma kastının tespitinde Toplumsal eğilimler, Ülke ve bölgenin gelenek ve görenekler, Olayların olağan akışı, Davalının alım gücü, Tapuda gösterilen satış bedeli ile sözleşme tarihindeki rayiç bedeli, Tapudaki tasarrufun, mirasçının ölümünden ne kadar süre önce yapıldığı Hususları belirleyici öneme sahiptir. Bu hususların ispat edilmesi durumunda muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarının açılması mümkündür. İnanç Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davası Nedir? İnanç sözleşmesi; inanın, inanılana güvenerek malını devretmesi ve ardından inançlı işlemin süresinin sona ermesi veya amacın gerçekleşmesi neticesinde malın ilk sahibine dönmesini kararlaştırdıkları sözleşmedir. İnanç sözleşmesi, Kanun’da yer almamakla beraber; Yargıtay içtihatları doğrultusunda hukukumuza girmiştir. Nitekim taraflar, sözleşme serbestisi doğrultusunda bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. İnanç sözleşmesinin unsurları; inanç anlaşması ve devir işlemidir. Taraflar arasında yapılan inanç sözleşmesine ilişkin süre sona erdiğinde veya amaç gerçekleştiğinde, inanılan tarafından taşınmaz ilk sahibine devredilmezse tapu iptali ve tescil davası açılabilir. İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, inançlı işlem veya inanç sözleşmesinin ispatı, tarafların imzasını içeren ve en geç işlem tarihinde düzenlenmiş yazılı delil ile mümkündür. Diğer yandan Hukuk Muhakemeleri Kanunu 202. maddesinde düzenlenen yazılı delil başlangıcı ile de inanç sözleşmesinin ispatı mümkündür. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2020/1030 E., 2021/2376 K., T. “Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme iade şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, yazılı delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.” Tapu İptali Ve Tescil Davalarında Tanık Dinlenir Mi? Tapu iptali ve tescil davaları yukarıda da detaylıca açıklandığı üzere farklı nedenlerden kaynaklanabilmektedir. Davaya konu teşkil eden her bir hal bakımından tanık dinlenip dinlenemeyeceği farklılık arz edecektir. Örneğin İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında yazılı delil veya en azından yazılı delil başlangıcı ile inanç sözleşmesinin ispatı aranır. Bu sebeple inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak tanık dinlenmesi gerekmemektedir. Diğer yandan muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında tanık büyük öneme sahiptir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2020/1128 E., 2021/2647 K., T. “Somut olayda, devirlerin çok kısa aralıklarla ara malik kullanmak suretiyle yapıldığı, akitteki değer ile taşınmazların gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu, miras bırakanın taşınmaz mal satmaya ihtiyacının olmadığı, miras bırakan tarafından doğrudan davalıya yapılan bir temlik bulunmamakla birlikte dosya kapsamı ve tanık beyanları dikkate alındığında minnet duygusundan söz edilemeyeceği, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” Tapu İptali Ve Tescil Davaları Ne Kadar Sürer? Yargı sistemimizde yeni sayılabilecek değişikliklerden bir tanesi de “hedef süre” uygulamasıdır. Hedef süre uygulaması kapsamında her bir dava için dava henüz başlamadan davanın biteceği süre hedef olarak belirlenmekte ve bu suretle süresinde tamamlanmayan davalar için çözüm üretilmesine katkı sağlamaktadır. Adalet Bakanlığı tarafından tapu iptali ve tescil davaları için öngörülen hedef süre 731 gündür. Ancak bu süre davanın niteliği ve seyrine göre uzayabilmekte ve çözüme kavuşması 3-4 seneyi bulabilmektedir. Bu Yazımızda İncelediğimiz KonularTapu İptali Davası Nedir?Hangi Durumlarda Tapu İptal Davası Açılabilir?Tapu İptal Davası Kime Karşı Açılır?Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal Davasının Şartları Nelerdir?Tapu İptal Davası Nasıl Açılır?Tapu İptal Davasında Yetkili Mahkeme Neresidir?Tapu İptal Davasında Görevli Mahkeme Hangisidir?Tapu İptali Ve Tescil Davalarında Zamanaşımı Var Mıdır?Tapu İptali ve Tescil Davalarında İspat Nasıl Yapılır?Muris Muvazaasından Kaynaklanan Tapu İptal Davası Nasıl İspat Edilir?İnanç Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davası Nedir?Tapu İptali Ve Tescil Davalarında Tanık Dinlenir Mi?Tapu İptali Ve Tescil Davaları Ne Kadar Sürer?
Muvazaa Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası Muvazaa; aralarında hukuki bir ilişki kuracak olan iki kişi, 3. kişileri aldatmak amacıyla, ya kurdukları ilişkinin hiç sonuç doğurmayacağını ya da görünüşte yaptıkları bir işlem kendi aralarında farklı bir sonuç doğuracağına dair aralarında bir anlaşma yapmalarıdır. Yani gerçek iradeleri ile açıkladıkları beyanları arasında farklılık vardır. Dolayısıyla söz konusu işlem geçersizdir. Muvazaa mutlak ve nisbi olarak 2’ye ayrılır. Mutlak muvazaa Mutlak muvazaa da taraflar bir hukuki ilişki meydana getirmek istemezler. Ancak 3. kişileri aldatmak için görünüşte bir işlem yaparlar. Bu görünüşteki işlem kendi aralarında hiçbir sonuç doğurmaz. Yani aralarında yapılmış olan bir hukuki işlem aslında yoktur. Sadece varmış gibi gösterirler. Amaç 3. kişileri aldatmaktır. Yapılan bir işlemde irade ile beyan uyumsuzsa ortada bir muvazaa var demektir. Muvazaa ile yapılmış olan hukuki işlemler geçersizdir. Yani yapılmış olan işlem geçersizdir. Örneğin, Kendisine icra takibi başlatılan bir kişi, alacaklılardan mal kaçırmak için malları satmış gibi gösterir. Görünüşte olan satım sözleşmesi iken, aslında herhangi bir satım yoktur. Alacaklıları kandırmak için yapılmış olan görünüşte bir işlemdir. Nisbi Muvazaa Bu muvazaa türünde taraflar gerçekten bir hukuki işlem yapmak isterler. Ancak kendi aralarında olan anlaşma ile dış dünyaya yansıtmış oldukları anlaşma farklıdır. Yani dış dünya da görünüşte bir işlem yaparlar ancak kendi aralarında gizli bir anlaşma vardır. Mutlak muvazaa da tek bir işlem varken, nisbi muvazaa da iki işlem vardır. Örneğin, çocuklarından birine fazladan bir ev bırakmak isteyen baba; görünüşte çocuğuna evi satmış gibi gösterir, gerçekte ise bağışlama yapmıştır. Ancak 3. kişilere satım sözleşmesi gibi gösterirler. Tapu İptal Ve Tescil Davası Yolsuz tescilde TMK Madde 1025– Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. Tescilin hüküm doğurması için geçerli bir hukuki ilişkiye dayanması gerekir. Türk hukuk sisteminde tapu kayıtlarının oluşumunda “sebebe bağlılık” vardır. Bu ilke uyarınca yapılmış olan tescil geçerli ve haklı bir sebebe dayanmış olmalıdır. TMK Madde 1024- Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Yapılmış olan tescil yolsuzsa; tescil işlemi geçerli olmaz. Yani sonuç doğurmaz. Yani yolsuz tescile dayanılarak yapılmış olan bir işlem ile taşınmaz üzerindeki gerçek hak sahipliğini değiştirmez. Bu şekilde yolsuz tescille hakkı zedelenen kişi tapu sicilinin düzeltilmesini isteyebilir. Yolsuz tescilde TMK Madde 1025/2- iyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. Muvazaa Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası Tapu İptal Ve Tescil Davası Kime Karşı Açılır? Taşınmaz mülkiyetine ilişkin tüm davalar ve tapu iptal tescil davaları; tapu kaydında taşınmazın mülkiyet sahibi olarak gözüken kişiye karşı açılır. Tapu kaydında hak sahibi olarak gözüken kişinin ölmüş olması halinde dava mirasçılara yöneltilir. Tapu iptal ve tescili istenirken aynı zamanda tapu kaydında yer alan 3. bir kişiye ait ayni veya şahsi bir hak varsa ve bu hakkın kaldırılması isteniyorsa; bu 3. kişiye de ayrıca dava açılmalıdır. Örneğin sükna hakkı veya ipotek hakkı olan bir kişi ayni veya şahsi hakları için tapuya şerh verdirmiş olabilir. Tapu İptal Ve Tescil Davası Kimler Açabilir? Kanunda ayni hakkı zedelenen bir kimse bu davayı açabilir. Ancak Yargıtay kararlarında mal rejimi tasfiyesi dolayısıyla mal kaçırmak için hareket edilmesi halinde; konut aile konutu olmasa dahi eş bu davayı açabilir. Yani eş ayni hak sahibi değildir, ancak Yargıtay kararlarına göre eşin tapu iptal ve tescil davası açma hakkı vardır. Tapu İptal Ve Tescil Davaları Nasıl Açılır? Taşınmazın bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesinde bu dava açılabilir. Tapu kaydının iptali istenen taşınmaz aile konutu ise dava taşınmazın bulunduğu yerdeki Aile mahkemesinde açılır. Tapu İptal ve Tescil Davalarında Zamanaşımı Muvazaa dolayısıyla açılan tapu iptal ve tescil davaları zamanaşımına tabi değildir. Yargıtay Kararları 1. Hukuk Dairesi 2021/7191 E. , 2021/7918 K. Taraflar arasında görülen davada; Davacı, … ve … parsel sayılı taşınmazlardaki payını miras bırakan babasının isteği üzerine davalı kardeşine hibe ettiğini, miras bırakan babasının da ölünceye kadar bakılma ve davalıya devredilmesini istediği paylar karşılığında kendisine 4 adet taşınmaz devrettiğini, davalının devredilen paylarla mirastan hakkını almasına rağmen babalarının ölümü ile ölünceye kadar bakma akdi ile kendisine devredilen 4 adet taşınmazla ilgili muvazaa iddiasına dayalı dava açtığını, açılan davanın TBK’nun 295. maddesinde yer alan ağır kusur olduğunu ve hibe ettiği payların iadesi gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, miras değerleri arasındaki denkleştirmeyi sağlamak amacıyla devrin bedelsiz yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, resmi işlemin satış suretiyle yapıldığı, muvazaa iddiasının yazılı delille kanıtlanamadığı, bu durumda satış sözleşmesine karşı 6098 sayılı TBK m. 295’de yer alan bağıştan dönmeye ilişkin hükümlere dayanarak tapu iptali ve tescili davası açmakta davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş Muvazaa Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası Stajyer Av. Merve ÇATAR Makale Yazarlığı İçin Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere asalhukukdanismanlik adresine gönderebilirler.
ipotekli taşınmaz için açılacak tapu iptali ve tescil davası