cash. Gezgin Olmak İsteyen Keskin’in MasalıBu masal takipçimiz Eylül’ün bizlere gönderdiği bir masaldır. Sizlerde yazdığınız masalların yayınlanmasını isterseniz buraya tıklayıp, bize varmış bir yokmuş,evvel zaman içinde kalbur saman içinde mini minnacık bir fare varmış. Bu farenin dişleri o kadar keskinmiş ki mermeri bile kemire bilirmiş. Bu nedenle tüm dostları ona Keskin bir gün Keskin akşam…View On WordPress See more posts like this on Tumblr Fare masalı Gezgin masalı TÜRKÇE ATA YAYINLARI DERS KİTABI SAYFA 15-18 CEVAPLARI Sevgili Öğrenciler 2021-2022 ATA Yayınları Türkçe ders kitabı Canım Aliye Ruhum, Filiz metni sayfa 15-16-17-18 cevaplarını sitemizde Yayıncılık Türkçe ders kitabı cevaplarını hazırlamamızda ki amaç sizlerin derslerinde daha başarılı olmasını sağlamaktır. Size tavsiyemiz ise ders kitabı cevaplarını yaparken öncelikle kendiniz çözmeniz yapamadığınız veya eksik kalan noktaları Türkçe ders kitabı cevapları Ata Yayınları yeni müfredata uygun bir şekilde alanında uzman kişilerin desteğiyle Burda ailesi olarak eğitim öğretim hayatınızda başarılar ATA Yayınları Türkçe Ders Kitabı Erdemler Cevapları 2021-2022 Sayfa 15-16-17-18 Ata Yayınları Türkçe Ders Kitabı Canım Aliye, Ruhum Filiz Metni Etkinlik Soruları ve Cevapları Sayfa ATA Yayınları Türkçe Ders Kitabı Sayfa 17 Metinde yer alan aşağıdaki kelimelerin anlamlarını metinden hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizi tamamladıktan sonra kelimelerin sözlük anlamlarını uygun başlığın altına Anlamını öğrendiğiniz kelimelerden üçünü cümle içinde Metinde yer alan aşağıdaki deyimlerin anlamlarını deyimler sözlüğünden bulup Anlamını öğrendiğiniz deyimleri cümle içinde kullanınız. ATA Yayınları Türkçe Ders Kitabı Sayfa 18 soruları okuduğunuz metinden yararlanarak Yazar, mektubu kime yazmaktadır ve ne zaman yazmaya başlamaktadır?2. Yazarın mektubunda, gideceğini belirttiği yerler nerelerdir?3. Yazar, 10 Eylül’de yazmaya başladığı mektubunu postaya vermekte neden gecikmiştir? Yazarın erzak kutusunda hangi yiyecekler bulunmaktadır? metinden hareketle mektup türünün özelliklerini yazdığınız edebî mektup örneğini arkadaşlarınıza okuyunuz. Daha sonra okunan mektuplarla ilgili görüş ve düşüncelerinizi arkadaşlarınızla mektup yazma kurallarıyla ilgili açıklamalarını dikkatle dinleyiniz. Daha sonra özlediğiniz bir kişiye ona karşı olan özleminizi anlattığınız bir mektup yazınız. GELECEK DERSE HAZIRLIK1. Yörenizde ünlü olan bir masalı öğreniniz. 2. Öğretmeninizin, hazırlıklı konuşma yaparken uymanız gereken kurallarla ilgili açıklamalarını dikkatle dinleyiniz. Ardından aşağıdaki masal yazar veya derleyicilerinden birini seçiniz. Seçtiğiniz kişiyi tanıtan bir hazırlıklı konuşma hazırlayınız.• Hazırlıklı konuşmanızı zenginleştirmek amacıyla görsellerle destekleyiniz.• Hazırlıklı konuşmanızı yapmadan önce mutlaka prova Naili Boratav Eflatun Cem Güney Naki Tezel Şükrü Elçin Saim Sakaoğlu. 2021-2022 MEB-ATA YAYINLARI TÜRKÇE DERS KİTABI DİĞER SAYFA CEVAPLARI İÇİN TÜM DERSLERİN DERS KİTABI CEVAPLARI İÇİN TIKLAYINIZ. 6. Sınıf Türkçe Yörenizde ünlü olan bir masalı öğreniniz. konusu kısaca hakkında bilgileri ele alacağız. Cevap Altındağ’ın PadişahıEvvel zaman içinde zengin bir tüccar, bunun da biri erkek diğeri kız olmak üzere iki çocuğu varmış. Tüccarın bütün serveti denizde iki vapurda yüklü imiş. Bu vapurların bir an evvel memlekete gelmesini dört gözle bekliyormuş. Bir gün iki vapurun da denizde kaybolduğunu tüccara haber vermişler. Zavallının bütün serveti bu şekilde mahvolmuş, elinde yalnız bir küçük tarlası kalmış. Bir gün tarlasında kederli kederli dolaşıyormuş. Önüne çirkin cüce çıkmış. Buna – Âdemoğlu neden bu kadar kederlisin, diye sormuş. Tüccar evvela bu cüceye cevap vermek istememiş. Fakat hatırını kıracağını düşünerek – Bütün servetim mahvoldu, demiş. Şimdi bu küçük tarladan başka hiçbir şeyim yok. Onu düşünüyor da kederleniyorum. Cüce gülerek – Hiç merak etme, demiş, eğer şimdi buradan evine giderken yolda ilk rastlayacağın şeyi on iki sene sonra bana getirirsen sana istediğin kadar altın veririm. Tüccar eve giderken köpeğine rastlayacağını zannederek cücenin teklifini kabul etmiş – Pekâlâ, demiş, senin istediğini yaparım. Bu söz üzerine cüce derhal ortadan kaybolmuş. Tüccar yine kederli kederli evine dönerken yolda oğluna rastlamış. Aradan bir ay geçtiği halde cüceden para falan gelmemiş. Tüccar kendi kendine düşünüyormuş. Bir gün fena halde parasız kalmış. Evin damındaki demirleri satıp para kazanmak istemiş, dama çıkmış, demirleri karıştırırken eline bir torba altın gelmiş. Yeniden zengin olmuş. Sevincinden yerinde duramıyormuş. Seneler geçmiş. Oğlu büyümüş. Bir gün cüceye verdiği vaadi hatırlayınca aklı başından gitmiş, büyük bir derde düşmüş. Nihayet meseleyi oğluna açmış. Çocuk, babasının sözleri bitince – Sakın korkma babacığım, demiş, ben cücenin beni almasına katiyen müsaade etmem. Böylece adamın vadettiği gün gelmiş. Baba oğul, cüce ile buluşacakları yere gitmişler. Çocuk yere büyük bir halka çizmiş, babasıyla beraber bu halkanın içine girip durmuşlar. Biraz sonra cüce gelmiş. Tüccara yaklaşarak – Hani ya, demiş, vaadini yerine getiriyor musun? Bana verdiğin sözü inşallah unutmadın? Babasından evvel çocuk cevap vermiş – Sen burada ne arıyorsun, çirkin cüce, diyerek halkadan fırlamış, cücenin üzerine atılmış, gırtlak gırtlağa kavga etmişler. Nihayet çocuk mağlup olmuş; cüce, çocuğu bir gölün kenarındaki gemiye bindirmiş. İhtiyar tüccar, çocuğunu ebediyen kaybettiği için üzgünmüş. Ağlaya ağlaya evine dönmüş. Gemi gölün üstünde günlerce yürüdükten sonra nihayet altınlarla süslü bir sarayın önünde durmuş. Saray tamamen boşmuş. Cinler tarafından tutuluymuş. Çocuk gemiden çıkmış. Boş sarayın bahçesine girmiş. Bir başından bir başına bütün odaları gezmiş. Nihayet açtığı bir odada beyaz bir yılanın yattığını görmüş. Bu yılan güzel bir kızmış. Fakat cinler onu bağlayarak yılan şekline sokup bu saraya getirmişlermiş. Yılan, çocuğu görünce sevinmiş, ona – Güzel şahzade, demiş, sen beni kurtarmaya geldin. Ben ne dersem hemen yapmalısın Bu gece on iki siyah cüce, bellerinden zincirler sarkarak gelecekler. Sakın cevap verme, hatta seni bu zincirlerle dövseler bile sesini çıkarma. Yarın akşam başka on iki cüce gelecek, daha ertesi akşam yirmi dört cüce gelecekler, senin başını kesecekler, yine ses çıkarma! O gecenin yarısında güçleri tükenecek, ben de serbest kalacağım, senin yanına geleceğim, seni hayat suyu ile yıkayıp tekrar hayata getireceğim… Yılanın bütün bu söyledikleri dediği gibi çıkmış. Üçüncü akşam çocuğu kesmişler. Yılan dilber bir sultan olmuş, çocuğu hayat suyu ile yıkayarak tekrar hayata getirmiş, sonra onunla evlenmiş. Sultan, çocuğu kendi dağına götürmüş. Bu dağ altındanmış. Çocuk bu dağın padişahı olmuş. Sarayı da altından inşa edilmiş. Uzun zaman sultanla beraber yaşamışlar. Sultanın bir erkek ço­cuğu olmuş. Bir gün padişah, ihtiyar babasını hatırlamış. Onu görme arzu­suna kapılmış. Fakat sultan gitmesini istememiş – Eğer gidersen, demiş, biliyorum, başına büyük felaketler gelecek. Padişah, karısının sözlerini dinlememiş. Sultan, kocasının ha­kikaten gideceğini anlayınca parmağından bir yüzük çıkararak kocasına vermiş – Bu yüzüğü parmağına tak, demiş, ne zaman bir ihtiyacın olursa parmağından çıkar, istediğini dile! Fakat babanın önünde beni görmek isteme! Padişah yüzüğü parmağına takarak karısına, söylediklerini dinleyeceğini vadetmiş. Parmağından yüzüğü çıkararak – Babamın yanında olmak isterim, demiş. Gözünü kapamış, tekrar açtığı zaman kendini babasının ya­nında bulmuş. İhtiyar, tüccar oğlunu tanımamış – Sen benim çocuğum değilsin, demiş. O senelerce evvel öldü. Altındağ’ın padişahı bunu işitince dayanamamış. Gözyaşları içinde – Hayır baba, demiş, ben senin oğlunum. Sen vücudumda hiç iz hatırlamıyor musun? Kendi çocuğuna ait bu kadar da bir iz yok mu? Bu sözleri işiten annesi – Bizim oğlanın sağ kolunun altında bir frenküzümü vardır, demiş, öylece doğmuştur. Çocuk elbiselerini çıkarmış, kolunun altındaki izi göstermiş. Annesi ile babası sevinç içinde ağlamaya başlamışlar Çocuğun boynuna sarılmışlar. Sonra çocuk başından geçenleri anlatmış. Altındağ’daki güzel karısından, mini mini yavrusundan tatlı tatlı bahsetmiş. Babası bunları işitince – Hayır, demiş, yalan söylüyorsun. Hiç Altındağ’ın padişahı bu vaziyette seyahat eder mi? Çocuk onlara vaziyeti anlatmaya çalışmış fakat bir türlü inandıramamış. Hemen padişahlığını ispat etmek için yüzüğü­nü çıkarmış, karısıyla çocuğunun gelmesini istemiş. Her ikisi de derhal gelmişler. Fakat sultan son derece umutsuzluğa ka­pılmış. Annesiyle babası, oğullarının hakikaten padişah olduğuna inanmışlar. Beraber yaşamaya karar vermişler. Bir gün padişahla sultan gölün kenarına gezmeye gitmişler. Padişah, kendisinin gemiye bindirildiği yeri göstermiş. Bir müd­det ayakta durduktan sonra ikisi de yorulmuş. Gölün kenarına, çimenlere uzanmışlar, derhal uykuya dalmışlar. Sultan sözünü tutmadığı için kocasından intikam almak is­temiş. Kocası uyurken parmağındaki yüzüğü yavaşça çıkarmış. Çocuğu ile beraber kendi sarayında olmayı dilemiş. Padişah uyandığı zaman kendisini gölün kenarında yalnız bulmuş. Yüzüğün de parmağından gittiğini görünce – Artık babamın evine gidemem, demiş, beni yalancı, sihirbaz zannederler. Karımı bulmalıyım. Altındağ’ın padişahı, başını dikerek umutsuz bir halde Altın­dağ’ı aramaya başlamış. Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, en nihayet bir dağa gelmiş. Burada üç dev kavga ediyormuş. Padişahı gören devler – İşte, demişler, bu bize hakem olsun, mirası pay etsin! Yörenizde ünlü olan bir masalı Hakkında Soru Sormak İster Misiniz ? Yorum ve Düşüncelerinizin Bizim İçin Ne Kadar Değerli Olduğunu Biliyor Musunuz ? Destek ve Yorumlarınız için Tıklayınız... öğretici masallar Dervi̇ş Masalı Evveli bir varmış bir yokmuş bir derviş ile bir kocakarı varmış. Derviş her gün kocakarının evine gelir “Koca nine! Herkes eder, kendi kendine eder, yine kendi kendine eder” der dururmuş. Kocakarı bu dervişten bıkmış usanmış. “Usandım şu dervişten! Bir kurtulsam!.” dermiş. Günlerden bir gün bir katmer yapmış. İçine ağu koymuş “Şunu şu derviş müsveddesine yedireyim de görs&uDevamını Oku Sihirli Tohumlar Masalı Zamanın birinde yaşlı bir çiftçi ile yaşlı hanımı basit bahçeli bir evde yaşarmış. Baharda bahçesine tohumlarını ekmeye başlamış. Bir yandan da derin düşüncelere dalmış. Paraları yokmuş. Yetiştirdikleri bitkileri satarak tohum paralarını çıkarıyorlarmış. Bahçeden çıkan meyve ve sebzelerle besleniyorlarmış. Çiftçi, bütün tohumları ekmiş ve elinde sadDevamını Oku Tavşan İle Civciv Masalı Tavşanın biri, okumaya çok meraklıymış. Okuduğu her yazıdan sonra, okuduklarını anlatacak birini ararmış. Bir gün bu tavşan bir civcivle karşılaşmış. Civciv tavşanın anlattıklarını ilgiyle dinlemiş. Bir süre sonra epey bir bilgi birikimine sahip olmuş ama okuma-yazma bilmiyormuş. Tavşana "Bana okuma-yazma öğretebilir misin?" diye sormuş. Tavşan " Aman efendDevamını Oku Uzunkulak İle Kelebek Masalı Uzunkulak sabahın erken saatlerinde köyden ayrılmış, otlamak için meraya gidiyordu. Şöyle bir kafasını kaldırıp havayı kokladı. Gün, güzel ve güneşli geçeceğe benziyordu. Etrafına bakınıp dururken yavaşladığını fark etti. Şimdi eğlence zamanı değildi. Karnı çok acıkmıştı. Adımlarını sıklaştırıp hızını artırırken düşüncelere daldı “Şu dünyada dertten, kederden uzaDevamını Oku Talha Karınca Ve Karga Masalı Talha çalışkan bir çocukmuş. Derslerini bitirmiş ve oynamak için, bahçeye çıkmış. Sağa sola bakınırken aniden otların arasından gelen bir ses duymuş. Eğilmiş, bakmış. Seslenen bir karıncaymış "Hey çocuk, lütfen bana yardım eder misin?" diyormuş. Bunun üzerine Talha " Tabi yardım ederim ama nasıl bir yardım istiyorsun, onu söylemedin. " deDevamını Oku Koku Masalı Arkadaşım Aysu'ya gidebilmek için annemden çok zor izin almıştım. Annem; "ailesini tanımadığım, yaşantılarını bilmediğim insanların evine göndermem" diye tutturmuştu. Ne yapıp edip sonunda annemi ikna etmeyi başardım. Cumartesiyi iple çektim. Aysu sınıfımıza geleli bir ay oldu. Henüz samimi bir arkadaşlığımız yoktu. Ama telefon açıp "Yarın size geliyorum,"Devamını Oku Apartmanda Yaşıyoruz Masalı Yukarıda tangır tungur bir şeyler yuvarlanıyor. Herhalde kanepelerin üzerinden yere atlıyorlar. Gümp! Gümp! Gürültü dayanılacak gibi değil - Evi yıkacaklar, yeter artık! Annemi hiç bu kadar sinirli görmemiştim. - Sakin ol! Dur, bekle! Babamı duymuyor bile. Bugünkü gürültüye ben de dayanamDevamını Oku Zamanı İyi Kullanmak Masalı Küçük bir kasabada Emel diye bir kız yaşarmış. Emel, çok iyi bir çocuk olmasına rağmen bir tek hatası varmış. O da "geç kalmak" mış. Bu yüzden arkadaşları ona "Geciken Emel" adını takmışlar. Emel, geç kalkar, yavaş kahvaltı eder, oyalanarak giyinir, okula da geç kalırmış. Bir gün aynı okulda okuduğu yeğeni Ali, yatDevamını Oku İmece Masalı İmece günü, genç kızlar, delikanlılar en güzel giysilerini kuşanmışlardı. Köyün içinde birisi dolaşıyor; - İmeceye! diye herkesi çağırıyordu. Çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı, herkes imeceye hazırlanıyordu. Tan yeri ışırken biz, bütün köy, Kısıkgedik'i aşmış, tarlaların yoluna düşmüştük. &OumDevamını Oku Üç Soru Masalı Bir zamanlar bir kral vardı. Bu kral, işini en iyi şekilde yapmak isterdi. Sık sık şöyle düşünürdü "Bir iş için en uygun zaman hangisidir acaba? En gerekli kişi kimdir ve yapmam gereken en önemli şey nedir? Bu üç şeyi bilseydim, çok başarılı olurdum." Bir gün kral her tarafa haber saldı. Soruların cevabını bilene büyük ödülleDevamını Oku Yıl Dede'nin Dört Kızı Masalı Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp gittiler. Yıl Dede, bu duruma çok üzülüyordu. Çünkü yapayalnız olduğunu düşünüyordu. Zaman, Yıl Dede'ye - Sana üç yüz altmış Devamını Oku Arıcan Masalı Bir varmış, bir yokmuş. Gökte yıldız, yerde karınca çökmüş. Ali adında bir çocuk varmış. Ali; sevimli, zeki, cin gibi bir çocukmuş. Ama okumayı, kitapları hiç sevmezmiş. Ali'nin bu durumuna annesi, babası, öğretmenleri çok üzülürmüş. Ne yapsalar boşuna. Ne söyleseler Ali'nin bir kulağından girer diğer kulağından çıkarmış. Devamını Oku Hapşuu!... Masalı Sınıfımızda kırk iki arkadaşım var. Ama bugün yalnızca yirmi dört kişiyiz. Her şey bu pazartesi günü matematik dersinde başladı. Sınıfımız, Çiğdem'in hapşırıklarıyla inlediği zaman... Bunda garip olan ne var, herkes hapşırır diyeceksiniz. Doğru, biz de öyle düşünmüştük o gün. Akşam üzeri Çiğdem'in ateşi çıkınca hepimiz telaşlandık. ODevamını Oku Komşu Kunduzlar Masalı Bir varmış bir yokmuş. Ağaçların arasında şırıl şırıl akan güzel bir dere varmış. Bu derede bir de kunduz ailesi yaşarmış. Hani şu marangoz olan kunduzlardan bahsediyorum. Ağaç dallarını ustaca üst üste koyup baraj kurarlar ya, işte onlardan!... Bir gün anne kunduz, yavrularıyla karşı derede yaşayan annesini ziyarete gitmiş, Nine kunduz ve torunları bu işe çok sevinmişler. EeDevamını Oku Limon Ağaçları Masalı Zengin bir iş adamının bahçesinde, yan yana dikilen iki limon ağacı vardı. Mayıs ayı sonlarında açan limon çiçekleri, bütün bahçenin havasını bir anda değiştirir ve apartmanlara hapsedilmiş insanlara baharın geldiğini müjdelerdi. Ancak limon ağaçlarından biri, diğerinden cılız ve şekilsizdi. Bu yüzden büyük ağaç her fırsatta onu küçümser ve tDevamını Oku Güneş'in Gücü Masalı Bir varmış, bir yokmuş. Uçsuz bucaksız bir evren varmış. Evrenin içinde de pırıl pırıl yıldızlar varmış. Bir de sıcak mı sıcak, ışıl ışıl bir güneş. Kendine çok güvenirmiş; "Ben çok güçlüyüm." dermiş. Bir gün, rüzgâr güneşe meydan okumuş; - Ben senden güçlüyüm, bak yaptığım işlere Dalgaları yapan, yelkenDevamını Oku Bencil Dev Masalı Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Okuldan gelen çocukların yorgunluklarını atmak, eğlenmek için neşeyle oyun oynadıkları, büyük bir DEV'e ait olan bahçe varmış. Ancak DEV uzun yıllar ortalarda olmadığından bu bahçe insanların ortak kullanım alanına dönmüş. Bu bahçe yumuşak yeşil çimleri olan geniş ve güzel bir bahçeyDevamını Oku Meyveler Âlemine Yolculuk Masalı -Anne yemek istemiyorum. -Yemek istemiyorum diye bir şey yok oğlum, yemek zorundasın! - Niye yemek zorundaymışım? Hem ben meyve sevmiyorum. -Canım oğlum, şu senin sevmiyorum deyip yüz çevirdiğin meyvelerden yemek isteyip de yiyemeyen ne çok insan var biliyor musun? Çabucak büyümek ve sağlıklı olmak için bunlardan yemen lazım. Hadi &Devamını Oku Eşek İle Çekirge Masalı Masalı Uzun zamanlar önce, tarlaların birinde bir eşek varmış ot yer yaşarmış. Arada bir anırır, tarladakilerin kulaklarını ağrıtırmış. Ama değmeyin neşesine, öyle neşeli, öyle kendinden eminmiş ki... Fakat bir gün hayatından memnun olmadığına karar vermiş. Anırdığı zaman tarladaki herkes kulaklarını kapatıyor , o sussun diye önüne ot koyuyorlarmış. Ne yapmalı da bu sesi düzene sokmalı diDevamını Oku Kötü Kalpli Zengin Adam Masalı Ayna ayna, güzel ayna Ayna ayna, şeker ayna Ayna ayna, cici ayna; kim neler yaşamış anlat bana... Ve sevgili aynacık gece mavisinde başlamış anlatmaya... Güzel bir ilkbahar sabahında, henüz kimsecikler yatağında doğrulmamışken, kuşlar o dal senin bu dal benim uçuşmaya başlamışlar bile. Yeni yeşermiş ağaçlar rengarenk çDevamını Oku Son Eklenen Çocuk Masalları Şehla Kız Masalı Cadının Topu Masalı Kırlangıç Ve Kuşlar Masalı Okumayı Seven Karınca Masalı Akıllı Papağan Masalı Isırgan Otu Çorbası Masalı Çocuk Masalları Ana Sayfa Çocuk Masalları Ekleyin öğretici masallar ile ilgili yazılı kaynaklar Canım Aliye, Ruhum Filiz metni cevapları ve soruları, Ata Yayıncılık 6. Sınıf Türkçe Ders kitabı sayfa 15-16-17-18 Erdemler6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Ata Yayıncılık Yayınları Sayfa 15 CevabıMektubun tarihî gelişimiyle ilgili yaptığınız araştırma sonucu edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla tarihî gelişimiyle ilgili araştırma➢ Tarihte mektup cinsine ait en eski metinler milattan önce 15-16. yüzyıllarda yazılmıştır. ➢ Mektuplar Mısır Firavunları tarafından yazdırılmıştır. ➢ Hitit krallarının yazdırmış da yazdırdığı mektuplar bulunmaktadır. ➢ Yazılan mektupların genel amacı emir ve istekleri iletmek, bildirmektir. Yani duygu bildiren mektuplar türleri aşağıdaki gibidir➢ Özel Mektuplar ➢ Edebî Mektuplar ➢ Resmî ve İş Mektupları ➢ Açık Mektuplar1907 yılında şimdi Bulgaristan’da bulunan Eğridere’de doğmuştur. Öğretmen, şair ve yazardır. Hikâye, şiir, roman ve oyun türlerinde eserler vermiştir. Yazarın, “Kuyucaklı Yusuf”, “Kürk Mantolu Madonna” ve “İçimizdeki Şeytan” adlı eserleri önemli eserlerinden kontrolünde, farklı yazı karakteri ile yazılmış metni ALİYE, RUHUM FİLİZsevgili Aliye, Ankara’dan ayrıldığımdan beri hiçbir yerde uzun zaman kalmadığım için sana daha şimdi mektup yazabiliyorum. Dün gece Ayvalık’a geldim. yarın Edremit’e, oradan tekrar Ayvalık’a, Dikili’ye, Bergama, soma’ya, Savaştepe’ye, Bandırma’ya ve İstanbul’a gideceğim. İzmir’den Ayvahk’a geldiğim vapurda Bestekâr Adnan’la [saygun] Macar karısı da vardı. Mustafa seyit [sutüven] de İzmir’e bir kongreye gelmiş, bir gün kalmış, aynı vapurla dönüyordu. Zaten Edremit’e uğramaya hiç niyetim olmadığı hâlde onlar beni zorla götürüyorlar. Adnan halkevlerini teftiş ediyor. Radyoda bir “Edremit Gecesi” yapmak için tetkiklerde bulunuyor. Bakalım Edremit’ten bir şey çıkarabilecek mi? vapur geçen sene bizi İstanbul’dan Edremit’e getiren külüstür Antalya vapuruydu. yolda çok rahatsız oldum. Ama bana rahatsızlık yarıyor galiba, adamakıllı Eylül Bu mektubu buraya kadar yazdım, sonra devam edemedim, şimdi Edremit’ten yazıyorum. Bir saat evvel geldim. Hemen birkaç satır yazıyorum. Daha Ulviye’yi de görmedim. Mustafa biraz hastaydı. Ben de Havran’a gitmek niyetindeyim. şu erzak meselesi. Nazmi dayım da burada ama daha onu görmedim. Mektubu bugün de postaya atmayacağım. yazılacak birkaç havadis bulayım da sonra Sınıf Türkçe Ders Kitabı Ata Yayıncılık Yayınları Sayfa 16 CevabıDün gece Mustafalarda kaldım. ulviye’nin hastalığı biraz soğuk algınlığı imiş, ikramda kusur etmediler. Sana çok, selamı var, Filiz’i de çok andık. Nazmi dayımı gördüm, Hatice teyzem erzakları hazırlıyormuş. Tamam olunca Nazmi dayıma teslim edip göndertecekler. Fakat bu sefer buğday çok pahalı olduğundan kırk lirayı bulacak galiba. Ama ona da şükür. Çünkü bu sefer makarna, tarhana ve şehriyeyi biraz fazla yaptırıyorum. yarın yola çıkacağım için artık başka mektup yazamayacağım. Galiba yalnız her uğradığım yerden birer kart yollarım. İstanbul’dan da ayrıca mektup yazarım. sen de sıhhatiniz, ahvaliniz hakkında hemen bir mektup yaz, aşağıdaki adrese yolla, ben ayın on beşinde de İzmir’e hareket edeceğim. şimdilik Allah’a ısmarladık. senin ve Filiz’in binlerce defa gözlerinizden, yanaklarınızdan öperim. İkinizi de hasretle kucaklarım sevgili karıcığım. Mektubu şu adrese yolla, çünkü İstanbul’da nerede kalacağımı bilmiyorum. Galatasaray’da kalırsam mektup belki elime geçmez. Bu adrese her halde uğrayacağım. Mektubu bana ETKİNLİK6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Ata Yayıncılık Yayınları Sayfa 17 Cevabıa Metinde yer alan aşağıdaki kelimelerin anlamlarını metinden hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizi tamamladıktan sonra kelimelerin sözlük anlamlarını uygun başlığın altına Kurultay- herhangi bir konuyu görüşmek üzere, çeşitli ülkelerden delegelerin katılmasıyla yapılan uluslararası toplantı. teftiş denetleme, denet. külüstür eskimiş, yıpranmış, eski görünüşlü olan. erzak uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı. havadis ilgi çekici olay, Anlamını öğrendiğiniz kelimelerden üçünü cümle içinde Kongre çok uzun sürmüştü. ➢ Erzak deposu yine boşalmış. ➢ Sana çok ilginç havadislerim ETKİNLİK a Metinde yer alan aşağıdaki deyimlerin anlamlarını deyimler sözlüğünden bulup etmemek Saygıda kusur etmemek için adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. Yola çıkmak Bir yere gitmek üzere, bulunduğu yerden Anlamını öğrendiğiniz deyimleri cümle içinde Ben hayatımda kimseye karşı saygıda kusur etmedim. ➢ Ben onunla bu yola çıkmak için çok ETKİNLİK 6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Ata Yayıncılık Yayınları Sayfa 18 CevabıAşağıdaki soruları okuduğunuz metinden yararlanarak Yazar, mektubu kime yazmaktadır ve ne zaman yazmaya başlamaktadır?Cevap Yazar mektubunu Aliye’ye Eylül 1943 yılında yazmaya Yazarın mektubunda, gideceğini belirttiği yerler nerelerdir?Cevap Ayvalık’tan Edremit e oradan tekrar Ayvalık’a ,Dikili’ye, Bergama, Soma’ya, Savaştepe’ye, Bandırma’ya ve İstanbul’ Yazar, 10 Eylül de yazmaya başladığı mektubunu postaya vermekte neden gecikmiştir? Yazılacak birkaç havadis bulmak için göndermekte Yazarın erzak kutusunda hangi yiyecekler bulunmaktadır?Cevap Buğday, makarna, tarhana, ETKİNLİK Okuduğunuz metinden hareketle mektup türünün özelliklerini MektupBirbirinden uzakta bulunan yakın akraba veya arkadaşların, haberleşmek, bir olayı aktarmak, bilgi vermek, ortak düşünceleri paylaşmak gibi çeşitli amaçlarla yazdıkları ve sadece yazanla okuyanı ilgilendiren mektuplardır. Özel mektuplar, konularına göre aile mektupları, tebrik mektupları, teşekkür mektupları, davet mektupları davetiyeler, taziye mektupları, özür mektupları gibi değişik isimlerle anılır. Özel mektupların gizliliği söz konusudur ve bu gizlilik kanunla korunmuştur. Bu mektup türü sadece yazanla okuyanı ilgilendirir. Özel mektuplar sade bir dil ve içten bir anlatımla kaleme alınır. Mektup yazılacak kâğıt, şekil yönünden düzenli ve temiz ETKİNLİK Defterinize yazdığınız edebî mektup örneğini arkadaşlarınıza okuyunuz. Daha sonra okunan mektuplarla ilgili görüş ve düşüncelerinizi arkadaşlarınızla Mektup ÖrneğiÇok Aziz Oğlum,Mektubunuzu seve seve okudum, lisanınızı çok beğendim. Onun satırlarında en büyük manevi servetimiz olan ana dilin pek güzel bir şekli var. Bugüne kadar size cevap veremedim çünkü bir aydan beri gripten yanıyordum ve şimdi iyileşmek üzereyim. Bazen hiç istemediğim hâlde bu gecikmeler zaruri oluyor. Yalnız hastalık değil, yaşım ilerledikçe işlerim artıyor, her sene biraz daha fazla çalışmak lazım geldiğini başında bulunduğunuz mektep muhakkak ki memlekete çok iyi unsurlar yetiştirmektedir. Yavrularımızın içindeki büyük cedlerden gelen verasete liyakatli mürebbilerin himmeti ilave olununca elde edilecek netice, elbet memleketin beklediği hizmetlerdir, hayırlardır. … Hiç şüphe yok aşk, insan gönlünün en büyük kudretidir. Yıkıcı kuvvetler sayısızdır. Kadir kuvvet, yaratıcı kuvvet, yapan ve esirgeyen kuvvet, sevgidir. Sevilmenin yolu, sevmektir. Mesut olmanın yolu, mesut sevmektir. Hizmet yollarını bulabilmenin tek çaresi, sevmektir. Sev, o sana hangi yollardan hizmet edeceğini öğretir. Sen mesut edersen mesut ettiğinle beraber mesut bir resminizi gönderiniz. Onu, doğrudan doğruya göremediğim aziz oğlumun durgun suya vurmuş ışığın aksi gibi evimin haremine aksetmiş bir yüzünüz olarak tanımak isterim. Mektubunuzu saklayacağım. Bu neviden olan, bu seviyede, bu histe elimde toplanan mektupların arasına afiyetinizi dilerim pek aziz ve değerli Suphi Tanrıöver6. ETKİNLİK Öğretmeninizin mektup yazma kurallarıyla ilgili açıklamalarını dikkatle dinleyiniz. Daha sonra özlediğiniz bir kişiye ona karşı olan özleminizi anlattığınız bir mektup ÇOK ÖZLEDİMSevgili Dostum Buğra,Seninle bu yaz ayrı kaldık. Bu yaz gelmediniz bu taraflara. Gelseydiniz yine eskisi gibi güler eğlenir oyunlar oynardık. Seneye umarım gelirsin. Bilirsin ki sen geldiğinde benim yüzümde güller açıyor. Sensiz buraların tadı tuzu yok. Seni çok özlediğimi söyler muhabbet ile kucak dolusu sevgilerimi Volkan…Gelecek Derse Hazırlık1. Yörenizde ünlü olan bir masalı Düşen Üç Elma MasalıBir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde pireler kalbur saman içinde, ben anamın beşiğin tıngır mıngır sallar iken bir memleketin birinde, iyiler iyisi bir padişah varmış. Her şeyi varmış, ama hiç çocuğu yokmuş. Yaşı ilerledikçe, bu yüzden kederi artıyormuş…Bir gün akıllı bir pir-i fani, padişahın derdini öğrendikten sonra, “kolayı var” demiş. “Siz şimdi bir bahçe yaptırın, içinde güller, çiçekler, havuzlar, daha neler neler olsun”… Padişah, bir bahçe yaptırdı ki dillere destan. Ama gel gelelim, ne evlat var ne de bir müjdeli haber… Bu sefer de kafası iyice bozulur ve başlar bahçeyi dağıtmaya… Ezer, çiğner, dağıtır. Hanımı güç bela, yalvar yakar durdurabilmiş. Zaten hanımı, bahçe yapıldığı günden beri bahçeden çıkmazmış. Ağaçlarla, konuşurmuş. Bu hallere daya­namayan yaşlı bir elma ağacı dile gelmiş“Benim filizlerimden al, dik. Bir gün sana elma verir. Yarısını sen ye, yarısını da padişaha ye­dir.” filizi dikmiş, fidan olmuş, ağaç olmuş. Yedi yıl geçmiş, bir elma vermiş. Elma da elma hani; bir yanı al, bir yanı beyaz. Kadıncık durur mu? Almış elmayı, bölmüş elmayı. Yarısını ken­disi yemiş, yarısını da padişaha yedirmiş. Aradan geçmiş dokuz ay, on gün, Nur topu gibi bir oğulları olmuş.. Kurulmuş meydan, çalmış davullar… Kırk gün, kırk gece olmuş oyunlar.. Gökten üç elma düştü… Kimin ne muradı varsa onun başı­na…2. Öğretmeninizin, hazırlıklı konuşma yaparken uymanız gereken kurallarla ilgili açıklamalarını dikkatle dinleyiniz. Ardından aşağıdaki masal yazar veya derleyicilerinden birini seçiniz. Seçtiğiniz kişiyi tanıtan bir hazırlıklı konuşma hazırlayınız.• Hazırlıklı konuşmanızı zenginleştirmek amacıyla görsellerle destekleyiniz. • Hazırlıklı konuşmanızı yapmadan önce mutlaka prova Naili Boratav Eflatun Cem Güney Naki Tezel Şükrü Elçin Saim SakaoğluCevapPertev Naili BoratavBoratav, 1907 yılında Gümülcine’nin Darıdere ilçesinde doğmuştur. Babası kaymakam olduğu için çok yer değiştirirler. İlkokulu Bolu’nun ilçesi Mudurnu’da bitirir. Bu süre içinde en fazla Mudurnu’da hayatı geçtiği için kendini Mudurnulu olarak tanımlamıştır. Annesiyle olan ilişki yapısının daha sonra yapacağı çalışmaların ilk adımını oluşturduğu görülür. Bu dönemde annesi anlattığı masallarla Boratay’ın folklora yönelmesinde etkili olduğu gibi, sonraları masallar üzerine çalışırken onun özel öneme sahip masal kaynağını oluşturur. İlkokulu bitirdikten sonra 1919 yılında İstanbul’a giden Boratav, orta öğrenimini Kumkapı Fransız Kolejinde 1919-1924 Gelenbevi ve İstanbul Lisesini 1924-1927 tamamlar. 1926-27 yılında İstanbul Lisesi’nde sosyoloji dersinde Hilmi Ziya Ülken’in öğrencisi olmasının, kendisinin hem sonra edebiyat Fakültesine gitmesinde hem de Halkbilimi araştırmalarına ilgi duymasında etkili olduğunu ifade eder. Nitekim, bu konudaki kararını hocası Ülken ile konuşması, onun ilk araştırmasını gerçekleştirmesine yol açar. Söz konusu çalışmayı, her yıl tatilini geçirdiği babasının kaymakamlık yaptığı Mudurnu’da, yerlilerin ağzından çeşitli halk edebiyatı metinleri derleyerek Sınıf Türkçe Ders Kitabı Ata Yayıncılık Erdemler Sayfa 15-16-17-18 Canım Aliye, Ruhum Filiz Metni Etkinlik Soruları ve Cevapları ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

yörenizde ünlü olan bir masalı öğreniniz